Hatalı Göğüs Estetiği Uygulamalarına Karşı Yasal Süreçler


Hatalı Göğüs Estetiği Uygulamalarına Karşı Yasal Süreçler

Günümüzde estetik cerrahi uygulamaları, bireylerin dış görünüşlerini iyileştirme ve kendilerini daha iyi hissetme isteğiyle birlikte hızla yaygınlaşmıştır. Özellikle göğüs estetiği — büyütme, küçültme, dikleştirme veya rekonstrüksiyon ameliyatları — hem tıbbi hem de psikolojik beklentileri beraberinde getiren müdahalelerdir. Ancak her cerrahi işlemde olduğu gibi, bu tür operasyonlarda da istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilir. Beklentiyi karşılamayan estetik sonuçlar, kalıcı izler, asimetri, enfeksiyon gibi komplikasyonlar ya da hatalı cerrahi müdahaleler kişinin hem fiziksel hem de ruhsal sağlığını olumsuz etkileyebilir. Bu tür durumlarda çoğu kişi nereye başvurması gerektiğini bilemeyebilir. Oysa ki, estetik operasyonlar da diğer tüm tıbbi işlemler gibi hukuki denetime tabidir. Cerrahın özen yükümlülüğü, bilgilendirme sorumluluğu ve müdahalenin tıbbi standartlara uygunluğu, hukuki değerlendirme açısından büyük önem taşır. Bu yazıda, hatalı göğüs estetiği uygulamalarının hangi durumlarda hukuki sorumluluk doğurabileceğini, hangi yollarla hak arayabileceğinizi ve yasal süreçlerin nasıl işlediğini ele alacağız.

1. Göğüs Estetiğinde Hatalı Uygulamalar Nelerdir?  

1.1. Simetri Bozuklukları

Göğüs estetiği operasyonlarında en sık karşılaşılan sorunlardan biri iki meme arasında belirgin boyut, yükseklik ya da şekil farkının oluşmasıdır. Sadece bunla da kalmayıp göğüs büyütme ameliyatı sonrasında kapsül oluşumu da meydana gelebiliyor. Cerrahinin amacı estetik bütünlüğü sağlamak olduğundan, göğüsler arasında dikkat çekici bir asimetri meydana gelmesi, genellikle operasyonun planlamasında ya da uygulanışında yapılan hatalardan kaynaklanır. Simetri bozukluğu, hekimin: ameliyat öncesi ölçüm ve değerlendirmeyi yeterli yapmaması, göğüs yapısına uygun protez seçmemesi, protezleri farklı derinlik veya konumda yerleştirmesi, cerrahi teknikleri yanlış uygulaması gibi nedenlerle oluşabilir. Bu durum, özellikle kıyafet giyildiğinde veya aynaya bakıldığında belirgin şekilde fark edilebilecek düzeydeyse, estetik başarısızlık olarak değerlendirilir. Belirgin asimetri çoğu zaman düzeltme ameliyatı gerektirir.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2018/3043 Esas ve 2018/2820 Karar ve 03.07.2018 tarihli kararında, “Davacı, göğüslerinin büyütülmesi ve göz kapağı için estetik gayeyle davalıya başvurmuş olduğuna göre, estetik ameliyat yapılmak suretiyle istenilen ve kararlaştırılan amaca uygun güzel bir görünüm sağlanmasının taraflar arasındaki eser sözleşmesinin konusu olduğu açıktır. Burada sözleşme yapılmasının nedeni belli bir sonucun ortaya çıkmasıdır. Eser yüklenicinin sanat ve becerisini gerektiren bir emek sarfı ile gerçekleşen sonuç olup, yüklenici eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek yükümlülüğü altındadır.” kararını vermiştir.

1.2. Protezin Kayması, Yer Değiştirmesi veya Patlaması

Göğüs estetiği ameliyatlarında en sık kullanılan yöntemlerden biri silikon protez uygulamasıdır. Ancak ameliyat sonrası dönemde protezin zamanla yerinden kayması, dönmesi ya da patlaması gibi komplikasyonlar meydana gelebilir. Bu tür durumlar hem estetik hem de sağlık açısından ciddi sorunlara yol açabilir. Protezin göğüs kası altına ya da üstüne yanlış yerleştirilmesi, ameliyat sırasında uygun cep (implant boşluğu) oluşturulmaması, kalitesiz ya da hastaya uygun olmayan protez kullanılması, ameliyat sonrası bakım ve hareket kısıtlamaları hakkında hastaya yeterli bilgilendirme yapılmaması, enfeksiyon, travma veya kapsül kontraktürü (vücudun protezi sert bir zarla sarması) gibi tıbbi komplikasyonların göz ardı edilmesi, protezin doğru konumda olmaması, baskı yapması veya sinirlere temas etmesi sonucu hasta sürekli rahatsızlık ya da ağrı hissedebilir. Bu tür komplikasyonlar hekimin kusurlu davranışı veya özen eksikliği sonucunda gelişmişse, hukuki sorumluluk doğabilir. Bu tür durumlar genellikle yeni bir operasyonla düzeltilebilir. Ancak bu hem maddi hem fiziksel hem de psikolojik yük getirir.

1.3. Enfeksiyon ve Aşırı İz Oluşumu

Göğüs estetiği ameliyatlarında ciltte kesi yapılması zorunludur. Bu kesiler zamanla iyileşse de izlerin kalması kaçınılmazdır. Ancak bazı durumlarda bu izler normal sınırların çok ötesine geçebilir; kalın, kırmızı, kabarık veya dikiş hattı boyunca belirgin bir şekilde devam eden skarlar oluşabilir. Ayrıca ameliyat sonrası dönemde enfeksiyon gelişmesi, iyileşmeyi geciktirir ve ek tıbbi müdahale gerektirebilir. Bu tür durumlar genellikle şu nedenlerle meydana gelir: Cerrahın kesiyi yanlış bölgeden açması veya uygunsuz dikiş teknikleri kullanması, ameliyatın steril koşullara dikkat edilmeden yapılması, hastaya ameliyat sonrası bakım (temizlik, pansuman, antibiyotik kullanımı vb.) hakkında yetersiz bilgi verilmesi, hastanın cilt yapısının dikkate alınmadan agresif cerrahi teknikler kullanılması, ameliyat sonrası komplikasyonların erken fark edilmemesi veya zamanında müdahale edilmemesi. Tüm bu nedenler, hekimin özen yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği açısından değerlendirilir. Nitekim, göğüs büyütme ameliyatında enfeksiyon yaşayan bir hastaya ilişkin kararında Yargıtay, doktorun sterilizasyon yükümlülüğünü ihlal ettiğini belirtmiştir.

1.4. Duyu Kaybı

Göğüs estetiği operasyonlarında, cerrahi müdahale sırasında meme bölgesindeki sinirlere zarar verilmesi sonucu, hastalarda geçici veya kalıcı duyu kaybı yaşanabilir. Özellikle meme ucu ve çevresindeki hislerin azalması ya da tamamen yok olması, operasyon sonrası karşılaşılabilecek önemli komplikasyonlardan biridir. Bu durum, hastanın hem estetik görünümünü hem de fonksiyonel duyusunu etkileyerek yaşam kalitesini düşürebilir. Duyu kaybının önlenmesi için cerrahın anatomik yapıya hakim olması ve dikkatli bir teknik uygulaması gereklidir. Ancak hatalı uygulamalarda, bu sinirlerin zedelenmesi kaçınılmaz olabilir.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2020/1808 Esas ve 2020/2925 Karar ve 09.11.2020 tarihli kararında: Davacı, göğüs küçültme ve dikleştirme (toparlama) ve karın gerdirme gayesiyle yani estetik amaçla davalıya başvurmuş olduğuna göre, estetik ameliyat yapılmak suretiyle istenilen ve kararlaştırılan amaca uygun güzel bir görünüm sağlanması ve sürecin sağlıklı bir şekilde neticelendirilmesi hususlarının taraflar arasındaki eser sözleşmesinin konusu olduğu açıktır. Burada sözleşme yapılmasının nedeni belli bir sonucun ortaya çıkmasıdır. Eser yüklenicinin sanat ve becerisini gerektiren bir emek sarfı ile gerçekleşen sonuç olup, yüklenici eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek yükümlülüğü altındadır.kararını vermiştir
 
2.Estetik Cerrahın Hukuki Sorumluluğu Nedir?
 
Yargıtay kararlarına göre, ‘’estetik ameliyatlarda, ameliyatı yapan doktor, estetik görünüm konusunda belli bir teminat vermişse, taraflar arasındaki bu sözleşme, eser sözleşmesidir.’’ Bu tür sözleşmelerde, hekimin yalnızca bir hizmet sunması yeterli değildir; aynı zamanda belirli bir sonucun yani 'eser'in gerçekleştirilmesi taahhüt edilir. Eğer taahhüt edilen bu sonuç ortaya çıkmazsa ve bu durum hekimin kusurundan kaynaklanıyorsa, cerrah hukuki sorumluluk altına girer’’
 
Göğüs estetiği işlemleri, doktorun belirli bir sonucu taahhüt ettiği eser sözleşmesi kapsamındadır. Doktor, hastanın amacına uygun estetik bir görünüm sağlamakla yükümlüdür. (Yargıtay 15. H.D. 2020/1808 E., 2020/2925 K.)

3.Estetik Cerrahın Sorumluluğunun Tespiti ve İspat Yükü

Estetik cerrahın, ameliyatın öncesinde sırasında ve sonrasındaki tüm uygulamalarında mesleki standartlara, yasal düzenlemelere ve taraflar arasındaki sözleşmeye uygun davranması gereklidir. Cerrahın bu yükümlülüklere aykırı eylemleri sonucunda zarara uğradığını öne süren kişiler, bu zararların karşılanması amacıyla hukuki yollarla tazminat talebinde bulunabilirler. Söz konusu zararlar hem maddi hem de manevi nitelikte olabilir. Bu doğrultuda, estetik cerrahın sorumluluğuna gidilebilmesi için öncelikle belirli şartların gerçekleştiği ispat edilmelidir. Eğer cerrahın hukuken sorumlu olduğu ortaya konulursa, bu durum zarar gören lehine sonuç doğurur. Ancak bu bağlamda ispat yükü, yani tazminat talebini gerekçelendirme sorumluluğu, davacı tarafta yani zarara uğradığını ileri süren kişidedir. Kişi, uğradığı maddi ya da manevi zararın cerrahın yükümlülüklerine aykırı davranışlarından kaynaklandığını delillerle ortaya koymalıdır. İspat sürecinde; taraflar arasındaki sözleşmenin içeriği, yazılı dokümanlar, tıbbi kayıtlar, uzman raporları, bilirkişi değerlendirmeleri ve tanık beyanları önemli delil kaynakları olarak öne çıkar. Ayrıca şu hususu da belirtmek gerekir: Yargıtay kararları ve doktrindeki genel kabul, hastanın yeterince bilgilendirilip açık rızasının alındığına dair ispat sorumluluğunun hekime ait olduğunu kabul etmektedir.
Sonuç olarak, estetik cerrahın hukuki sorumluluğunun belirlenmesi, hem hak kaybı yaşayan kişilerin korunması hem de cerrahların mesleki yükümlülüklerini doğru şekilde yerine getirmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Ameliyat öncesi, sırası ve sonrasındaki süreçlerde hekimin özenli davranması gerekmekte, ancak ortaya çıkan zararların tazmini için ispat yükünün eksiksiz şekilde yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu aşamada hasta hakları, aydınlatma yükümlülüğü ve sözleşme hükümleri dikkatle değerlendirilir. Estetik müdahaleler nedeniyle ortaya çıkan maddi ve manevi zararların karşılanması için hukuki yollara başvurulması, sadece bireysel adaletin sağlanmasına katkıda bulunmakla kalmaz, aynı zamanda estetik cerrahi uygulamalarının kalitesinin ve hasta güvenliğinin artmasına da katkı sağlar. Bu nedenle, estetik operasyon yaptırmayı düşünenlerin haklarını ve sorumluluklarını önceden bilmeleri ve gerektiğinde profesyonel hukuki destek almaları büyük önem arz etmektedir.

Av. Ceren Türkiş/Antalya